- Araf Suresi: Ayet 170
Şimdi ikindi vakti...
Secdeye koy alnını.
Eğil Zamanın Sahibinin önünde.
O’na konuş; dualarını fısılda.
Sonsuzluğa tutun hece hece.
Şimdi ikindi namazı vakti…
İkindi, telaşsız ve serin.
Ama telaşlarımız sımsıcak. İkindi günün bağrına usulca sokulmuş bir hançer gibi.
Sanki içini kanatıyor. Günün yüzü soluyor. Renkler usulca yitiyor.
Elleri yana düşüyor ışıkların.
Günden ve güneşten nasibimiz azalıyor.
İsmimiz yerinde duruyor ancak, gölgelerimiz uzamaya başlıyor.
Topraktaki ömrümüzün toprağın üzerinden daha uzun olduğunu hatırlatıyor gölge.
Işığımız azalıyor, gölgemiz çoğalıyor. Gün kısalıyor, gölgeler uzuyor.
İkindi ki, asr dediği vaktin sahibinin.
Kesinki hüsranı insanın. Dediği gibi oluyor. Kayıplarımız başlıyor.
Hayatın yırtık ceplerine cevherler sokuşturuyoruz habire,
yarım kalacak şiirlere kafiyeler tutturmaya çalışıyoruz.
Heceler dağılıyor, harfler düzen tutmuyor, ses kesiliyor, ışık dağılıyor.
Gelip geçtiği o kadar aşina ki zamanın, yarım kalıyor hayatın şiiri.
Yeryüzündeki nasibimiz dara düşüyor, an gölgeleniyor, gün toza bulanıyor.
Sen, rükûlarında koca bir dünyanın yükünü atıyorsun omuzlarından.
Azim olan Rabbinin huzurunda eğilip, başkalarını izzetini ilan ediyorsun.
"Subhane rabbiye'l-azim" Bedenin eğiliyor, ruhun doğruluyor.
Başın alçalıyor, kalbin duruluyor.
Yüzün yere dönüyor, alnına Rahmet dokunuyor.
Yalnızlaşıyorsun rükûda.
Telaşlarda unuttuğun, dünya ceninde kaybettiğin kendini, yeniden buluyorsun.
Tutup dizlerinden kendini, kendine doğru çekiyorsun.
Kendine gelmek için, kendinden geçiyorsun.
Vakit, ikindi. Yitiriyorsun, yitiriyorsun…