Teknoloji Haberleri

NTV Haber - Türkiye ve Dünya Gündemi Güncel Son Dakika Haberleri - Editörün Seçimi
  • Mark Zuckerberg'ü canlandırdı, Oscar'a aday gösterildi: Oyuncu artık "böyle biriyle" ilişkilendirilmek istemiyor

    Meta'nın sahibi Mark Zuckerberg'ün hayatını konu alan Sosyal Ağ filminde, başrolü üstlenen Jesse Eisenberg artık, ünlü milyarderle ilişkilendirilmek istemediğini söyledi.

    Başrollerini Jesse Eisenberg ve Andrew Garfield'ın paylaştığı ve David Fincher'ın yönetmen koltuğunda oturduğu Sosyal Ağ (The Social Network) filmi, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve arkadaşlarının hikayesini konu alıyor.

    Rolü sayesinde Oscar'a aday gösterilen ABD'li oyuncu Jesse Eisenberg artık Mark Zuckerberg ile "ilişkilendirilmek" istemediğini söyledi. Facebook kurucusunu canlandıran aktör, Meta'nın gerçekleri teyit etme mekanizmasını kaldırma kararını eleştirdi.

    Eisenberg, artık "böyle biriyle" ilişkilendirilmek istemediğini "Onun hayatını takip etmiyorum, kısmen de kendimi böyle biriyle ilişkilendirilmiş olarak düşünmek istemiyorum" sözleriyle ifade etti.

    "PARALARIYLA NE YAPIYORLAR? BBC Radio 4'ün Today programına verdiği röportajda "Bu adam sanki... sorunlu şeyler yapıyor, teyit mekanizmasını ortadan kaldırıyor. Güvenlik endişeleri var. Dünyada zaten tehdit altında olan insanları daha da tehdit ediyor" dedi.

    Eisenberg sözlerine şöyle devam etti:

    "Ben sadece gazete okuyan biri olarak endişeliyim. Bu insanların milyarlarca doları var, herhangi bir insanın bugüne kadar biriktirdiğinden daha fazla para. Ve bununla ne yapıyorlar? Bunu nefret dolu şeyler söyleyen biriyle yakınlık kurmak için yapıyorlar."

    Meta'nın CEO'su Mark Zuckerberg, Facebook ve Instagram platformlarındaki teyit mekanizmalarını durdurma kararı aldıklarını duyurmuştu. Bunlar yerine "topluluk notları" sistemi kullanacak. Bu sistemde kullanıcılar, paylaşımların altına bağlamı açıklayıcı ya da yanlış bilgiyi düzeltecek şekilde eklemeler yapabilecek.

    Jesse Eisenberg, son olarak yönetmenliğini üstlendiği ve rol aldığı "A Real Pain" filmiyle Oscar'a aday gösterildi.

    Sosyal Ağ filmi, 8 dalda Oscar'a aday gösterildi ve üç Oscar ödülü kazandı. Film, dünya çapında 224 milyon dolar hasılat elde etti. Quentin Tarantino, Sosyal Ağ için 2010'lu yılların "en iyi filmi" ifadesini kullanmıştı.

  • Ay’daki devasa kanyonların gizemi çözülüyor: 10 dakikada oluşmuş olabilirler

    Bilim insanları, Ay’ın yüzeyindeki devasa kanyonların sadece 10 dakikada oluşmuş olabileceğini keşfetti. Araştırma kapsamında bilim insanları iki büyük kanyona odaklandı. Bu devasa yapıların Ay’a çarpan büyük bir gök cismi tarafından fırlatılan malzemelerle oluşmuş olabileceği düşünülüyor.

    Arizona’daki Büyük Kanyon, milyonlarca yıl süren bir erozyon süreci sonucu oluşurken, Ay’daki benzer yapılar için suyun yokluğu nedeniyle oluşum süreci uzun süre bir gizemdi. Ancak yeni yapılan bir araştırmaya göre, Ay’daki büyük kanyonlar, dev bir gök cisminin çarpması sonucu dakikalar içinde şekillenmiş. DEVASA KANYONLAR NASIL OLUŞTU? Ay’ın güney kutbu yakınlarında bulunan Schrödinger Krateri’nden dışa doğru uzanan Vallis Schrödinger ve Vallis Planck adlı iki büyük kanyon, bu araştırmanın odağında yer aldı. Vallis Schrödinger: 270 kilometre uzunluğunda ve 2,7 kilometre derinliğinde.

    Vallis Planck: 280 kilometre uzunluğunda ve 3,5 kilometre derinliğinde.

    Bu devasa yapılar, Ay’a çarpan büyük bir gök cismi tarafından fırlatılan malzemelerle oluşmuş. Çarpışma anında fırlayan kaya ve toprak parçalarının oluşturduğu devasa izler olarak bilinen "ejecta ışınları", kanyonların temel yapı taşlarını oluşturuyor. ÇARPIŞMANIN GÜCÜ VE ETKİSİ  Amerika’daki Lunar and Planetary Institute’den gezegen bilimci David Kring ve ekibi, Ay yüzeyine ait görüntüleri analiz ederek, bu çarpışmanın şiddetini modelledi. Araştırmacılar, çarpışmanın gücünün nükleer silahların toplam gücünün 130 katı kadar olduğunu belirledi. Çarpışmanın fırlattığı malzemeler saniyede 0,95 ila 1,28 kilometre hızla hareket etti.  ARTEMİS BU BÖLGEYİ İNCELEYEBİLİR  NASA'nın 2027’de fırlatmayı planladığı Artemis III görevi, Ay’ın güney kutbuna iniş yapacak. Araştırmacılar, bu bölgedeki jeolojik oluşumları daha detaylı incelemek için astronotların fırsat bulabileceğini düşünüyor. Çarpışma sonucu fırlayan malzemelerin iniş noktalarından uzak olduğunu gösteren modeller, astronotların daha derin katmanlara ulaşarak Ay’ın tarihine dair yeni keşifler yapabileceği anlamına geliyor. Araştırmanın bulguları, Nature Communications dergisinde yayımlandı.

  • 2 bin yıl sonra ilk kez okundu:  Yanmış parşömen felsefi bir metin mi?

    Antik Roma kenti Herculaneum'dan çıkarılan ve 79 yılında Vezüv Yanardağı'nın patlamasıyla kömürleşen parşömen, yapay zeka ve X-ray teknolojisiyle açıldı. Bilim insanları, parşömenin içeriğini çözmeyi başardı ve metnin felsefi bir yazı olabileceği tahmin ediliyor.

    Antik Roma'nın Herculaneum kentine ait, 79 yılında Vezüv Yanardağı'nın patlaması sonucu kömürleşerek son derece hassas hale gelen bir parşömen, bilim insanlarının gerçekleştirdiği yenilikçi bir çalışma sayesinde 2 bin yıl sonra ilk kez okunabildi. FELSEFİ İÇERİK İHTİMALİ GÜÇLENİYOR  Herculaneum'dan çıkarılan parşömenin, ilk kez fiziksel olarak zarar görmeden incelenebilmesi için bilim insanları, gelişmiş X-ray taramaları ve yapay zeka destekli analizler kullanarak metnin içeriğini açmayı başardı. Araştırmayı yürüten Vesuvius Challenge ekibinden Stephen Parsons, parşömenin tamamının okunabildiğinden emin olduklarını belirtti. İlk analizlerde parşömende Yunanca harflerin belirgin şekilde görüldüğü ve metnin büyük ihtimalle felsefi bir içerik taşıdığı öngörüldü. AÇILMAYA ÇALIŞILDIĞINDA PARÇALANMIŞTI  Herculaneum'da yıllar önce keşfedilen yüzlerce yanmış parşömenin, geçmişte açılmaya çalışıldığında fiziksel olarak parçalandığı biliniyor. Bu nedenle Oxford Üniversitesi’ne bağlı Bodleian Kütüphanesi'nde, bazı parşömenler uzun yıllar boyunca dokunulmadan muhafaza edildi.

    BAŞARIYA ULAŞTIRAN YÖNTEM  Yüksek güçlü X-ray ışınlarıyla tarama yaparak, parşömen zarar görmeden incelendi. Ardından, yapay zeka sayesinde mürekkep izleri tespit edildi. Bilim insanları, hem papirüs hem de mürekkebin karbon bazlı olduğu için analiz yapmakta zorluk yaşandığını ancak bu yeni tekniklerle başarılı sonuçlar elde ettiklerini belirtiyorlar.

    Uzmanlar, parşömenin tamamının okunmasının yanı sıra, ilerleyen dönemde daha uzun metinlerin ortaya çıkabileceğini ifade etti.